Deprem Nedir? Nasıl Oluşur?

Depremler, yer kabuğundaki fay adı verilen kırıklarda meydana gelen bir doğa olayıdır. Yer kabuğunda meydana gelen sismik hareketlerin sonucunda oluşan bu fay kırıklarının ortaya çıkardığı sarsıntılar, depremin hissedilmesini sağlar. Hissedilen bu sarsıntıların yani depremin ne zaman ve nerede bizi bulacağını maalesef ki bilemiyoruz. Bazen gün içerisinde bazen gece yatarken dalgın uykumuzda bazen de sabaha karşı uykunun en tatlı olduğu saatlerde ani sarsıntılarla korkarak bu ana şahit oluruz.

Büyük ve şiddetli depremler, insanların başına aniden geldiği için herkesi sarsarak derin yaralar veya kayıplar oluşturur. Bu doğal afetler sonucunda bu durumlara maruz kalan insanlarda fiziksel yaralanmalar olmasa da duygusal çöküntüler yaşanabilmektedir. Bu şiddetli depremler sonucunda bir şok yaşama sürecinde olabilirsiniz veya hiç tepki veremiyor olabilirsiniz. Bu durum depremin psikolojik etkisindendir. Bu olaya herkes çok farklı tepkiler verebilir. Bu gayet normaldir. Deprem, hayatta yaşadığımız tüm normal süreçlerimizi her alanda ve farklı şiddetlerde etkileyip değiştiren bir doğal yaşam olayıdır. Bu yaşanan durumlardan olumsuz etkilenmemizin en temel sebeplerinden biri rutin yaşamımızın aksine başımıza gelen bu felaketi kontrol ve kabul edemiyor oluşumuzdur.

Travmatik olarak olay anını yaşayanlarda bu anı yaşayanların yanı sıra tanık olanlar, bu mağdurların yakın çevresi ve sevdikleri, yardım çalışmalarında görev alanlar da düzenli olarak travmalar, depremin psikolojik etkilerini yaşayabilir. Bunların arasında şok, aşırı korku, üzüntü, stres, kaygı bozukluğu, öfke ve suçluluk gibi duygusal anlamda tepkiler görülebileceği gibi; göğüs sıkışması, kalp ritim hızı, nefes daralması, mide ve baş ağrıları gibi fiziksel ve bedensel boyutta tepkilerde görülebilir.

https://youtu.be/nAtBCsFg7A4

Deprem Anı veya Sonrasında Karşılaşılan Belirtiler Nelerdir?

Deprem gibi çok ciddi ve şiddetli geçen anlarda kendimizi kontrol edebilmemiz oldukça zor ve aşılması güç bir korku yaşamamız çok normaldir. Deprem anı ve sonrasında yaşadığımız bu korku ve kaygı bozukluğu aslında “savaş-kaç” mekanizmamızın getirdiği ve bizi olası tüm tehlikelere karşı hazırladığı yollardan birisidir.

Böylesine büyük bir felaketten çıktıktan sonra bu bunalımlı zamanı takip eden anlarda en sık karşılaşılan belirtiler şunlardır:

Birçok insan için bu psikolojik etkiler hafif veya çok şiddetli yaşanabilir. Olaydan sonra bir süre daha devam edebilen bu psikolojik problemler uzman birinden destek almadan atlatılamayabilir. Hatta deprem anını yaşamış, yaralı kurtulmuş veya sevdiklerinden kayıplar veren insanlarda bu duygu durum bozuklukları çok daha şiddetli, uzun soluklu ve daha dayanılmaz olabilir. Bu durumda uzman bir doktordan destek almanız son derece önemlidir.

Antalya Psikolog

Deprem Korkusu Nasıl (seismophobia) Yenilir?

Deprem de başımıza gelen her kötü olayda olduğu gibi bizi derinlemesine etkileyen ve derin yaralar bırakan acı bir olaydır. Hayatta bunun dışında da başımıza hiç beklenmedik olaylar gelebilmektedir. Elbette ki boyutları ve şiddetleri aynı sarsıntıda olmayabilir ama bu diğer olaylara verdiğimiz tepkilerle benzer tepkileri veriyor olabildiğimizin farkında olmamız son derece önemlidir.

Yaşanılan bu son derece ciddi olaylarda, depremin etkisi ile beraber girilen şok ve deprem korkusundan kurtulmak son derece güçtür. Fakat bu deprem korkusundan bir diğer adıyla sismofobi  ve kaygısından giderek uzaklaşmak veya bu kaygının azalabilmesi için bazı yöntemler uygulanabilir:

  1. Duygularınızı Paylaşmaktan Çekinmeyin

Atlatmış olduğunuz bu olay karşısında yaşadığınız kaygı ve korkuları etrafınızda size destek vermeye çalışan herkim ise bu kişilerle paylaşmaya çalışın. Tüm duygularınızı en saf hali ile tüm hisleriniz ile dile getirmekten çekinmeyin. Sizin de duygularınıza farklı açılardan bakabilmenizi sağlayacak bu durum karşısında duygularınızı mutlaka birilerine ifade etmeye çalışın.

  1. Uyku Probleminizi Aşmaya Çalışın

Uykuya dalmakta güçlük çekme ya da uykusuzluk hali yaşıyorsanız sizi en çok rahatlatacak şeylere odaklanmaya çalışın. Zihninizi veya bedeninizi esnetecek sizi rahat uyku haline sokabilecek meditasyon, yoga veya spor gibi aktivitelerin bedeninizi rahatlatmasına izin vermeye çalışın. Rahat veya güvende hissedebileceğiniz kişi veya kişilerin yanında olmaya özen gösterin.

  1. Beslenme Düzeninize Dikkat Edin

Günlük rutin yapmanız gereken şeyleri yapmaktan asla kaçınmayın. Ayakta kalabilmeniz ve sağlıklı bir zihin ve beden ile yaşayabilmeniz için bu zorunlu ihtiyaç olan beslenme düzeninize mutlaka çok dikkat edin. Sağlıklı beslenmek hem kendinizi hem de zihninizi daha iyi hissetmenizi sağlayacaktır. Bu süreçte mutlaka eski rutine devam etmeye çalışmak, beslenme ve dinlenmeye çok dikkat etmek gerekmektedir.

  1. Kendinize Bu Anı Hatırlatacak Şeylerden Uzak Kalmaya Çalışın

Bizi etkileyen bu son derece yıkıcı deprem anı ile ilgili bilgilenmek, haber almak isteyebiliriz. Bu durumlarda öğrenmeye çalışmamız veya etrafımızda olan yakınlarımızla ilgili haber almaya çalışmamız gayet normaldir. Fakat bu acı felaketler karşısında oluşabilecek bilgi kirliliğinden kaçınmak, depremi yaşamış veya yaşamadan psikolojik duygu değişimlerine giren insanların güvensizlik, belirsizlik ve çaresizlik gibi hisleri tekrar yaşamaması adına haberlere bir süre ara verebiliriz. Ya da sınırlı birkaç kanaldan ara sıra takip edebiliriz. Sürekli felaketlerle ve acı haberlerle dolu bir haber akışına maruz kalmamak, kendinize bu anı hatırlatacak her şeyden biraz uzak kalmaya çalışmak son derece önemlidir.

İlginizi Çekebilir Agorafobi Nedir?

Deprem Sonrası Stres Bozukluğu Tedavisi

Yaşanılan travmalar ve deprem sonucu oluşan stres bozukluğu, doğal afetlerin önlenemez psikolojik sonuçlarından biridir. Depremler ne yazık ki ülkemizde de ağır yıkımlara ve hasarlara yol açan, kişilerde şiddetli acılar, korkular ve kaygı bozuklukları yaşanmasına sebep olan doğal afetlerden biridir.

İnsanları çok korkutan, şok içinde bırakan, çaresizlik ve kaygı durumları yaratan olayların uzun süren ruhsal sorunlara ve depresyonlara yol açtığı biliniyor. Deprem gibi doğal afetler sonrası stres bozukluğu da bu duygulardan biridir. Yaşanılan stres bozukluğunda en sık görülen belirtiler halsizlik, moral bozukluğu, keder, iştahsızlık, uykusuzluk ve korku gibi duygulardır. Birçok kişide ise travma ile alakalı belirtiler saatler veya günler sonra ortaya çıkabilmektedir. Hatta bazı bireylerde yıllar sonra ortaya çıktığı görülmektedir. Önemli olan nokta bu şok ve travma belirtilerinin bir ile iki aydan daha fazla uzun sürmesidir. Çünkü bu gibi durumlarda yaşanılan travmatik stres belirtilerinin kişilerde kronik bir hale gelmesi öngörülür. Bu kronik travmatik stres belirtilerinin yaşanması ise travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) olarak bilinmektedir.

Psikolojik Destek için: Antalya Psikolog

Deprem Sonrası Stres Bozukluğu Tedavi Yöntemleri

Sonrasında yapılması gereken ilk psikolojik yardım, kişinin bedensel ve psikolojik olarak rahatlamasını sağlamaya çalışmak, empati kurarak sosyal bir destek alması yönünde cesaretlendirmek ve onunla istediği her an konuşabileceği biri olduğunu hissettirmektir. Kişiler kendileri istemediği sürece onlara yaşadıkları anları hatırlatıcı konuşmalar veya sorulardan uzak durmak gerekir. Hayatını yeniden düzene sokma sürecinde yanlarında olmalı bu anlamda motivasyonlar sağlanmalı ve yaşadıkları sürecin geçici bir süreç olduğu belirtilmelidir.

Beslenme düzenlerine, uyku hallerine dikkat etmek bu sürecin rahat geçebilmesi için önemli unsurlardır. Bu stres bozuklukları artık sosyal yaşamı etkiler hale gelip, günlük yaşantıda yapılması gereken en basit şeyleri bile aksatma noktasına geldiyse ve en önemlisi bir aydan daha uzun bir süre geçmediyse bu durumda mutlaka uzman bir doktordan destek almak oldukça önemlidir.

Travma sonrası stres bozukluğunda, psikolojik destek almak ve doktorun uygun gördüğü durumlarda ise ilaç tedavilerine başlanabilmektedir. Travmatik belirtiler kişiden kişiye farklılıklar gösterebilmektedir. Bu durumun sebebi, depremin şiddeti, kişilik yapıları, deprem anında veya uzakta yaşanmışlık, geçmiş yaşantılar gibi faktörlerdir. Bu sebeple de doktorlar kişiye özel bir tedavi yöntemi ile bu süreci en sağlıklı bir şekilde başlatırlar. Bu tedaviler mutlaka doktor kontrolünde sürdürülmeli ve doktorun önerdiği tedavinin etkili olabilmesi için önerilen süre ve dozlara uyulmalıdır.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Call Now Button