Parol Nedir? Ne İçin Kullanılır?

Parol Nedir?

Parol, etken maddesi parasetamol olan ağrı kesici ve ateş düşürücü olarak etki eden bir ilaçtır. Etken madde olan parasetamol ilk olarak 1893’te sentezlenmiş olsa da etkisi 1948 yılında keşfedilebilmiştir. Piyasaya ağrı kesici olarak sunulması 1956’da gerçekleşmiştir.

Parol Ne İçin Kullanılır?

Parol ayrıca grip, soğuk algınlığı, boğaz ağrısı, sinüzit ve diğer akut ateşli durumlar için ateş düşürücü ve ağrı kesici olarak da kullanılabilir.

Karaciğer üzerindeki etkileri nedeniyle eleştirilmiştir. Buna karşın yine de iyi tolere edilen bir ilaç olarak kabul edilmektedir.

Parol Nasıl Etki Eder?

Parol, diğer birçok ilaç gibi yıllardır kullanılmasına rağmen etki mekanizması tam olarak aydınlatılamamıştır. Bugün dahi ayrıntısı tam anlamıyla açıklanamamıştır. Bununla birlikte bilimsel çalışmalar, vücut üzerinde ağrı kesici ve ateş düşürücü etkileri açıklayan potansiyel olarak artan birkaç etki göstermiştir.

Tüm bunlarla birlikte sakinleştirici ve ağrı kesici etkilere aracılık eden sistemi ve serotonin sistemini de etkiler. Serotonin, çeşitli işlevleri yerine getiren sinir sisteminin haberci bir maddesidir. Dolaşım ve sindirim sistemlerini, kan pıhtılaşmasını etkiler ve beyinde mutluluk hormonu olarak önemli bir rol oynar.

Parol Nasıl Kullanılmalıdır?

• İlacı bol suyla bütün olarak çiğnemeden yutmalısınız.
• İlacınızı yemeklerden önce veya sonra bütün olarak alabilirsiniz ancak öğün sonrasında kullanıldığında ilacın etkisi azalabilir.
• Doktorunuz önerisine uygun olarak tedavinize devam ediniz.

Parol Kaç Doz Kullanılmalıdır?

• Parol kullanımı yetişkinlerde ve 6 yaşın üzerindeki çocuklarda uygundur.
• Yetişkinlerde ve 12 yaşın üzerindeki çocuklarda önerilen doz 1-2 tablettir (500-1000 mg).
• Gerekirse bu doz her 4 saatte bir yinelenebilir.
• Günlük alınabilecek en yüksek doz 4000 mg’dır.
• Bir gün içerisinde 4 dozdan fazla kullanılmamalıdır.
• Semptomların giderilebilmesi için her zaman etkili olduğu en düşük dozda kullanılması gerekir.

Parol Tedavisinde Nelere Dikkat Edilmedir?

• Karaciğer ve böbrek fonksiyon bozukluğu olan kişiler doktor kontrolü altında dikkatli kullanmalıdır.
• Parasetamol içeren başka ilaç alıyorsanız Parol kullanmayınız. Parasetamol içeren başka ilaçlarla birlikte kullanımı doz aşımına neden olabilir. Parasetamol içeren ve ağrı kesici, ateş düşürücü, grip ve nezle belirtilerini giderici ya da uykuya yardımcı ilaçlar ile birlikte kullanmamalısınız.
• Etken madde olan parasetamolün ilk dozunda veya tekrarlayan dozlarında deri reaksiyonu görülen kişiler bir daha Parol ve parasetamol içeren başka bir ilacı kullanmamalıdır.
• Üç- beş gün içinde yeni belirtilerin oluşması ya da ağrının veya ateşin azalmaması hâlinde Parol kullanmaya son vererek doktorunuza danışınız.
• Alkol ile birlikte kullanıldığında karaciğer üzerine zararlı etki gösterme riski artabilir.
• Hamilelik ve emzirme döneminde doktora danışılarak düşük dozlarda kullanılabilir.
• Araç ve makine kullanma üzerine herhangi bir etki göstermesi beklenmez. Ancak parasetamol bazı hastalarda baş dönmesi veya uyku hâli yapabilir.

Parol Yan Etkileri Nelerdir?

Parol, tüm ilaçlarda olduğu gibi içeriğindeki maddelere duyarlı olan kişilerde yan etkiler olabilir. Bu yan etkiler genellikle hafiftir. Ancak parasetamol alerjisi ciddi bir durumdur ve acil olarak müdahale edilmesi gerekir. Zaman kaybetmeden hastaneye başvurulması gerekir.

Acil olarak doktora başvurulması gereken durumlar:

• Alerjik belirtiler
• Hırıltılı nefes alma
• Göğüste veya boğazda sıkışma hissi
• Konuşmakta veya nefes almakta zorluk
• Kaşıntılı, şişmiş veya soyulmuş cilt görünümü
• El, ayak, yüz ve dudakların şişmesi veya özellikle boğazda nefes darlığına yol açacak şekilde şişmesi

Yaygın Yan Etkiler

• Baş ağrısı
• Bulantı
• Baş dönmesi
• Uyku hali (somnolans)
• Üst solunum yolları enfeksiyon belirtileri
• Uyuşma, karıncalanma ve yanma hissi gibi duyusal bozukluklar

Parol Kullanımına Gerçekten İhtiyaç Var Mı?

Bazı durumlarda ağrının organik bir nedeni yoktur. Hâliyle kullanımına ihtiyaç duyulmaz. Bunun aksine stres, kaygı veya depresyon gibi psikolojik, duygusal ve sosyal faktörler tetikleyiciler kişide çeşitli etkiler oluşturmaktadır.

Psikosomatik Ağrı Nedir?

Psikojenik veya psikolojik ağrı olarak da adlandırılan psikosomatik ağrı, psikolojik faktörlerin neden olduğu veya şiddetlendirdiği ağrıdır. Psikosomatik ağrısı olan bir kişide yaralanmalar ve iltihaplanmalar gibi saptanabilir organik bozukluklar yoktur ya da ağrısı fiziksel bulguların gösterdiğinden çok daha güçlü veya daha kalıcıdır.

Psikosomatik ağrı genellikle psikolojik stres, kaygı veya depresyon tarafından tetiklenir. Hem çocuklarda hem yetişkinlerde görülebilir.

Psikosomatik Ağrı Nasıl Teşhis Edilir?

Psikosomatik ağrı, genellikle birden fazla bölgede ortaya çıkan, aylarca veya yıllarca sürebilen kronik ağrıdır. Bu ağrının özellikleri şu şekildedir:

• Ağrı ciddi sorunlara neden olur ve kişiyi günlük yaşamda engeller.
• Ağrı veya şiddeti organik bir tıbbi bulgu ile açıklanamaz.
• Belirtilerin başlangıcı, süresi ve kötüleşmesi psikolojik faktörlerden kaynaklanır.

Uzmanlar ağrının tüm olası organik nedenlerini ortadan kaldırarak psikojenik ağrıyı teşhis eder. Böylece ağrının nedeni olarak yalnızca psikolojik faktörler kalır.

Psikosomatik Ağrı Nasıl Tedavi Edilir?

Semptomların ne zaman ve ne sıklıkla ortaya çıktığını not etmek oldukça yararlıdır. Bu şekilde, baş ağrısının olarak kaçınılması gereken belirli durumlarla veya olaylarla ilişkili olup olmadığı kolaylıkla belirlenir.

Psikosomatik ağrı tedavisinin amacı, ağrıyı ortadan kaldırmak veya en azından hasta için katlanılabilir hâle getirmektir. Tedavi bu nedenle psikoterapi süreci içerir ve alanında uzman kişilerle görüşmek oldukça önemlidir.