Şizofreni sorusu pek çok kişinin yanlış bildiği bir sorudur. Psikolojik sorunlar genelde kişilerin dünyayı farklı algılaması sebebi ile ortaya çıkabilirken bazen beyin fonksiyonlarının sorunlu çalışması sonucunda da ortaya çıkabilir. Şizofreni belirtileri ve şizofreni nedenleri hakkında tüm detayları aktararak bu hastalık hakkında ki doğru bilinen yanlışları bu yazıda değiştireceğiz.
İçindekiler
Şizofreni tam olarak bu tanıma uyan yani beyinle ilgili olarak ortaya çıkan kronik bir hastalık olmaktadır. Hastalığın yatışma ve alevlenme olarak iki dönemi bulunmaktadır. Şizofreni rahatsızlığına sahip olan bireyler de bu hastalığın teşhisi konulmayıp kontrol altında tutulmadığında çok ciddi sorunların ortaya çıkması mümkün olabilmektedir. Diğer psikiyatrik sorunlar ile kıyaslandığında şizofreni rahatsızlığının çok daha ciddi sonuçları olduğu görülmektedir.
Şizofreni Nedir?
Şizofreni nedir merak edenler için bu hastalık yatışma ve ateşlenme dönemleri ile kendini gösteren önemli bir psikolojik rahatsızlıktır. Psikolojik rahatsızlıklar arasında öne çıkan şizofreni oldukça merak edilen rahatsızlıklardan biridir. Bu hastalığın oluşmasına neden olan birçok önemli etmen vardır. Bunun yanında ayrıca toplumumuzda bu hastalığa ilişkin olarak bilinen oldukça önemli yanlış bilgiler vardır. Aslında daha çok bilgi kirliliği vardır da diyebiliriz.

Şizofreni Belirtileri Nelerdir?
Bu psikolojik rahatsızlık ile ilgili olarak hem en önemli hem de en fazla merak edilen konu kuşkusuz “Şizofreni belirtileri nelerdir?” sorusudur. Bu konu üzerinde önemle durulması gereken bir durumdur. Çünkü her rahatsızlıkta olduğu gibi bu rahatsızlığında da erken teşhis, hastalığın tedavisinde önemli rol oynar. Şizofreni belirtileri en kapsamlı şekilde nelerdir bahsetmek istiyoruz.
- Sanrılar bu rahatsızlığın en önemli belirtileri arasında yer almaktadır. Bazı hastalarda bu belirtiler hastalığın ilk döneminde görülmemektedir.
- Darmadağın konuşma durumu genellikle mevcuttur. Özellikle konulara tam hâkim olamama sık sık konudan sapma gibi durumlar yaşanır.
- Çeşitli varsanımlar yaşama
- Katatoni davranışları sergileme ve bunun yanında ileri seviyede yanlış davranışlara sahip olma
- Kişiler genel olarak hayata karşı nötr bir hale gelir.
- Hastalığın ilk dönemlerinde kişilerin iş, arkadaş ve sosyal hayatlarında gerileme başlar. Eğer kişiler bu rahatsızlığın başlangıcını ergenlik dönemlerinde yaşamaya başlamış ise gelişmesi gereken bu arkadaşlık ilişkilerinde aksaklık yaşanabilir.
- Gösterilen belirtiler uzun vadede değerlendirilmesi gereken belirtilerdir. En az 6 ay boyunca kişilerin bu belirtileri gösterip göstermediği incelenmelidir. Bunun yanında bazı kişilerde ilk dönemler belirti bakımından tamamen negatif biçimde de ilerleyebilmektedir.
Şizofreni belirtisi gösteren kişilerin bu dönemde varsa kullandığı ilaç ve rahatsızlıkların olup olmadığı incelenmelidir. Kişiler bu tip belirtileri herhangi bir fiziksel rahatsızlığın veya ilacın etkisi ile de gösterebilmektedir.
Şizofreni Nedenleri Nelerdir?
Şizofreni hastalığı bir anda ortaya çıkan bir psikolojik rahatsızlık değildir. Aynı zamanda tek bir neden bağlı olarak da ortaya çıkmaz. Bazı önemli etmenlerin bir araya gelmesi ile bu hastalığın daha çok oluştuğunu ifade edebiliriz. Bu etmenlerden biraz bahsetmek istiyoruz. Yalnız unutulmaması gereken bir durum var ki bu etmenler hastalığın gerçek sebebi olarak algılanmamalıdır. Bu etmenler aslında yalnızca hastalığın zeminini hazırlamaktadır. Şizofreni nedenleri olarak sayabileceğimiz gibi bunların sadece bir etmen olduğunu düşünerek de kabul etmemiz gerekir.
Zekâ
Zekâ ile şizofreni hastalığının yakın ilişkide olduğu genel olarak düşünülmektedir. Özellikle yüksek IQ seviyesine sahip kişilerin daha fazla şizofreni hastalığına yakalandığı gibi varsayımlarda vardır. Ancak bu durumun kesinliğinden söz etmemiz çok mümkün değildir. Çünkü şizofreni hastalığı farklı zekâ seviyesine sahip insanlarda görülen bir hastalıktır. Yani kişinin zekâ seviyesinin düşük ya da yüksek olması hastalığa yakalanma riskini etkilememektedir. Ayrıca hastalığa yakalan kişilerde zamanla ne yazık ki IQ seviyelerinde düşüş yaşanmaktadır.
Sosyal Hayat
Sosyal hayatta yaşanan birçok olumsuz durum beraberinde çeşitli rahatsızlıkları getirebilmektedir. Şizofreni hastalığı da bunların arasında yer alır. Ancak her asosyal veya içine kapanık olan bireylerin tamamında şizofreni hastalığın olduğunu düşünmek veya başka bir psikolojik rahatsızlığın pek doğru değildir.
Aslında bakıldığında sosyal hayat ve psikolojik rahatsızlıklar arasındaki ilişki tam tersi şekilde işlemektedir. Yani kişiler kötü bir sosyal hayata sahip olduklarından değil tam aksine bir psikolojik rahatsızlığa sahip olduklarından ötürü kötü bir sosyal hayatları olmaktadır. Tabi yine belirtmekte fayda var her sosyal hayatı olmayan, içe dönük ve yalnız kalmayı seven bireyler için böyle bir tanı konulması doğru değildir.
Genetik Faktörler
Şizofreni gibi önemli psikolojik rahatsızlıkların altında yatan en önemli etmenlerden biri ne yazık ki genetik faktörlerdir. Sanıldığı gibi direkt olarak nedeni bu değildir. Ya da her ailesinde şizofreni rahatsızlığı olan kişi bu hastalığa yakalanacak gibi bir durum söz konusu değildir. Ancak genetik faktörlerin psikolojik rahatsızlıkların yaşanmasındaki etkisi yadsınamayacak durumdadır. Tabi ailesinde veya yakın akrabalarında şizofreni tanısı konulmuş kişilerin varlığı kişiler üzerinde bende şizofreni olur muyum gibi bir baskı veya korku yaratmamalıdır.
Yani sonuçta aile geçmişinde anne ve babası bile şizofreni hastası olan kişilerde bu rahatsızlığın görülme oranı düşüktür. Yakın akrabalara yani hala, teyze, dayı ve dede gibi akrabalarda bu rahatsızlık var ise hastalığın görülme riski ortalama %2 ila 5 kadardır. Ancak kardeş ve özellikle tek yumurta ikizlerinde bu risk bir hayli fazladır. Tek yumurta ikizlerinde bir kardeşte şizofreni hastalığı görülmesi durumunda diğer kardeşte görülme oranı %50 oranında artış göstermektedir.
Aile ve Yetiştirilme Tarzı
Birçok aile çocuklarında şizofreni tanısı konulduktan sonra hastalığa neden olabilecek hatalar yapıp yapmadığını sorgulamaktadır. Bireylerin nasıl bir insan olabileceği üzerinde aile ve yetiştirilme tarzının etkisi oldukça fazladır. Ancak şizofreni hastalığına direkt olarak yetiştirilme tarzının veya ailenin tutumunun neden olduğu söylenemez.
Bunun yanı sıra halihazırda var olan şizofreni rahatsızlığı aile baskısı veya ailenin yanlış tutumu ile daha ileri bir seviyeye taşınabilmektedir. Bu kişilerde aile içinde yaşanan sorunlar kişilerde hastalığın daha fazla alevlenmesine sebep olmaktadır. Özellikle ailenin şizofreni tanısı konmuş bireylere aşırı korumacı veya eleştirel yaklaşımı hastalığın seyrini olumsuz etkilemektedir.
Eğitim
Eğitim şizofreni hastalığı üzerinde olumlu ya da olumsuz etkiye sahip diyemeyiz. Yani çok araştıran çok okuyan kişiler daha az ya da daha fazla risk grubundadır veya düzgün eğitim almış bireyler şizofreni hastası olmaz gibi bir kanı yoktur. Sadece hastalığın oluşumu sonrasında içe kapanan ve daha asosyal olan bireyler belirli konular üzerinde yoğunlaşarak o konularda kendini daha fazla geliştirebilmektedir. Bunun dışında şizofreni hastalığına çok fazla ders çalışmak veya kötü bir öğrenci olup eğitimden yoksun kalmak gibi sebepler neden olmamaktadır.
Kötü Anılar ve Travmalar
Geçmişte yaşanan travma ve kötü anılar insanların kişiliklerinin oluşmasında son derece önemli rol oynarlar. Birçok psikolojik rahatsızlığın altında da ne yazık ki bu travmalar yer almaktadır. Özellikle çocukluk döneminde yaşanan her türlü istismar ve şiddet bireyin kişiliğinde çok şiddetli yaralar açmaktadır. Bu tarz durumlarda kişide şizofreni hastalığının oluşmasına neden olan faktörlerden biridir. Ama tek başına çok yeterli değildir. Yani diğer etmenler ile bir araya geldiğinde hastalık için iyi bir zemin hazırladığını söyleyebiliriz.
Diğer Psikolojik Sorunlar ve Hastalıklar
Diğer psikolojik sorunların ve özellikle beynin işleyişini etkileyen durumların şizofreni hastalığına zemin hazırlayan durumlardan bazıları olarak gösterebiliriz. Sağlıklı işleyen bir beyinde bir telefon ağı gibi birbirleri ile iletişimde olan sinirler vardır. Şizofreni tanısı konmuş kişilerde bu ağlarda çeşitli sorunların olduğu gözlenmektedir. Bu sinirler ve hücreler arasındaki kopukluklar ve yeni yolların oluşturulması kişide halüsinasyonlara ve çeşitli hezeyanlara sebep olur. Tabi yine tek başına psikolojik rahatsızlıklar ve hastalıklar hastalığının nedeni değildir.
Şizofreni Hakkında Bilinen Yanlışlar
Daha önce de bahsettiğimiz gibi şizofreni hastalığı ile ilgili olarak bilinen son derece önemli yanlış bilgiler vardır. Bu bilgiler hakkında bilgi verecek olursak. Şöyle ki;
1.S. Hastaların mutlaka hastaneye yatması gerekir.
1.C. Hastaların illa hastaneye yatmasına gerek yoktur. Sadece atak dönemlerinde kontrol altında tutulması gerekmektedir. Onun dışında bu rahatsızlığa sahip kişilerin sosyal hayata karışmaları çok daha iyidir.
2.S. Kalıtsal bir hastalıktır.
2.C. Hastalığın oluşmasında kalıtsal faktörler vardır ancak buna ek olarak çevresel faktörler ve streste önemli bir etkendir.
3.S. Hastalar son derece tehlikeli ve saldırgandır.
3.C. Genel olarak hastalar tehlikeli ve saldırgan değildir aksine daha çok bu kişilere karşı saldırganlık çok daha fazladır.
4.S. Bu rahatsızlığın tedavisi yoktur.
4.C. Bu psikolojik rahatsızlığın her psikolojik rahatsızlık gibi tedavisi olan bir rahatsızlıktır. Ancak tamamen ortadan kalkması gibi bir durum yoktur. İlaç tedavisi ve terapiler ile durum kontrol altında tutulabilmektedir.
5.S. Hasta bireylerin hepsinde aynı belirtileri görmek mümkündür.
5.C. Hastaların yaşına, durumuna ve birçok faktörlere göre farklı belirtiler gözlenmektedir.
6.S. Bu rahatsızlıktan muzdarip hastalar çalışamaz ve sosyal hayatı olamaz.
6.C. Tedavi olan hastalar kendi yetenek ve becerilerine göre çalışma ihtimali yüksektir ve sosyal hayatları olabilir.
Şizofreni Tanısı Nasıl Konur?
Psikolojik rahatsızlıkların çoğu benzer belirtiler gösterdiklerinden ötürü ilk dönemlerde teşhis koymak oldukça güçtür. Bu yüzden bu belirtileri gösteren kişilerin aile tablosu incelenir. Yani bir kişi depresyona girdiğinde de şizofreninin ilk döneminde ortaya çıkan belirtileri gösterebilmektedir. Bu yüzden de yanlış bir tanı konmaması için çok dikkatli olunması gerekir. Tanı için sadece bir psikiyatrist tarafından değil aynı zamanda bu kişinin ekibi ile birlikte konur. Kişinin aile tablosu, testler, genel muayene ve tıbbi görüntülemeler sonucunda ancak net bir tanı konulabilir. Şizofreni tanısı nasıl konulur merak ediyorsanız genel olarak bunun basit bir işlem olmadığını kolaylıkla söyleyebiliriz.
Şizofreni En Erken Kendini Nasıl Belli Eder?
Şizofreni gibi ciddi rahatsızlıklar düşünüldüğünde erken teşhis ve bir an önce tedaviye başlamak son derece önemlidir. Bu yüzden birçok kişi şizofreni hastalığının ilk belirtileri neler merak etmektedir. Tabi bu ilk belirtilerin ne zaman kendini göstermeye başladığı da son derece önemlidir. Genellikle hastalarda şizofreni hastalığının ilk belirtisi ha
Hastaneye başvurmadan 2 yıl kadar önce başlar. Bu belirtiler de daha çok kişinin ailesinden, arkadaşlarından uzaklaşması ve içine kapanmasıdır. Şizofreninin ilk belirtileri aslında daha çok depresyon belirtilerini benzeyebilmektedir. Ancak tabi bu belirtileri gösteren herkesin şizofreni rahatsızlığı olacağı düşünülmemelidir. İlk belirtiler daha çok aile geçmişinde şizofreni veya eşdeğer bir psikolojik rahatsızlık olan kişilerde daha fazla dikkatli olunması gereken bir durumdur.
Şizofreni Hastalığının En Sık Görüldüğü Yaş Aralığı
Şizofreni hastalığının hangi yaş aralığında daha fazla görüldüğü veya hangi yaş aralığındaki insanları daha fazla etkilediği konusu oldukça önemlidir. Yapılan çalışmalarda hastalığın daha çok genç yaşlarda yani 18 ila 25 yaş aralığında başladığı sonucunu ortaya çıkarmaktadır. Hastalığın ortaya çıkması ve tamamen kendini belli etmesi için verilebilecek en iyi yaş aralığı 15-45 yaş aralığı olmaktadır. Bu aralık şizofren rahatsızlığı için verilebilecek en geniş yaş aralığıdır.
Şizofreni Rahatsızlığının Tedavisi Var Mıdır?
Şizofreni hastalığının kronik olması kişilerde bu hastalığın tedavi edilemediği gibi bir yanılgı yaratmaktadır. Ancak böyle düşünen kişilerin hata yaptığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Çünkü şizofreni tıpkı diğer kalıtsal fiziksel rahatsızlıklar gibi tedavi edilebilen bir rahatsızlıktır. Bunun için kişilerin hekimlerinin önerisinden, diyetinden ve tedavisinden çıkmaması gerekir. Bu şekilde hastalığı tamamen ortadan kaldırmasa da kontrol altında tutulabilir.Aynı şekilde bu şekilde kişiler normal hayatlarına devam edip, çalışabilir ve arkadaşları ile de vakit geçirebilir. Yani kısacası şizofreni tedavisi var mı merak edenler için tedavisi var ancak bu hastalığın kontrol altında tutulmasını sağlayabiliyor.
Tedavi İçin Hangi Yöntemler Tercih Edilmelidir ?
Bu psikolojik rahatsızlığın tedavisi için hangi yöntemler tercih edilir konusu son derece önemlidir. Şizofreni tedavisi için hem ilaç tedavisinden hem de ilaç-dışı tedavilerden bahsedilebilir. Hangisinin hangi oranda uygulanacağı hastanın durumuna göre doktor tarafından karar verilebilecek bir durumdur. Ayrıca tedavinin ilerleyen dönemlerinde de aynı şekilde tedavi yönteminde çeşitli değişimler olabilecektir. Şizofreni tanısı konmuş kişilere ayrıca bu tedavilerin yanı sıra sosyal gelişimlerinin desteklenmesi için çeşitli grup terapileri düzenlenmektedir. Bu rahatsızlığın tedavisinde tek bir tedavi yöntemi tek başına işe yaramamakta ve genellikle tüm yöntemler bir arada uygulanmaktadır.
Tedavi Ne Kadar Sürede Sonuç Verir?
Şizofreni rahatsızlığı ile ilgili olarak en fazla merak edilen konulardan biri ömür boyu ilaç kullanılıp kullanılmayacağı ve tedavinin ne kadar sürede sonuç vereceğidir. Aslında iyi bir tedaviye başlandığında kişilerin hemen sonuç almaya da başlanır. Burada tedavinin nasıl sonuç verdiği hastanın durumuna ve tedaviye nasıl yanıt verdiğine göre değişmektedir. Bilindiği gibi tedaviyi etkileyen birçok dış faktör vardır. Hastanın ailesinin tutumu, çevresi, doktoru ve nasıl bir tedavi uygulandığı gibi konular tedavinin gidişatını etkileyecektir.
Şizofreni Alevlenmesi Nedir ve Neden Yaşanır?
Şizofreni hastalığında ne önemli dönemlerden biri kesinlikle alevlenme dönemidir. Çünkü bu dönemde hasta aslında şizofreniyi hastalığını zirvede yaşar diyebiliriz. Bu süreçte halüsinasyonlar, hezeyanlar, saldırgan ve amaçsız davranışlar vesaire tüm bunlar yaşanmaktadır. Bu yüzden genellikle şizofreni hastası yakınlarının da en fazla zorlandığı dönem bu dönemdir. Alevlenme döneminde şizofreni hastası büyük ölçüde kontörlünü kaybetmekte ve gördüğü hayalleri ve özellikle bu süreçte düşman olarak gördüğü kişiler konusunda inanılmaz bir inanca sahiptir. Bu yüzden kişilerin hastaneye yatırılma durumu söz konusu olabilir. Bazı kişilerde ise bu alevlenme dönemi tam tersi kişilerde negatif etki gösterebilmektedir.
Şizofreni alevlenme dönemi neden yaşanır konusu ayrıca son derece önemlidir. Genel olarak yapılan araştırmalar da bu sorunun neden yaşandığının net bir cevabını vermektedir. Hastaların bu alevlenme dönemini yaşamasının en önemli nedeni kesinlikle ilaç kullanımını aksatması ve tedaviyi yarım bırakmasıdır. Tabi tek sorun bu değildir. Tedavisine aynı şekilde devam ettiği halde alevlenme dönemi yaşayan hastaların hayatında ciddi travmalar, stres, mali sorunlar vesaire gibi etmenler bu alevlenme döneminin yaşanmasına neden olmaktadır.
Şizofreni Hastalığına Yakalanma Bakımından Riskli Kişiler
Şizofreni hastalığına yakalanma bakımından riskli kişiler konusunda en fazla kafa karıştıran durum özellikle ergenlik döneminde gençlerde görülen bazı duygu durum değişikliklerinin hastalığın belirtisi ile karıştırılmasıdır. Sonuçta ergenlik döneminde kişilerin yaşadığı bu karmaşıklığı risk olarak gördüğümüzde neredeyse her genç için şizofreni tanısı koymamız gerekir. Şizofreni riski olan kişiler dediğimizde çok daha kapsamlı düşünmemiz gerekir. Öncelikle hastalığın ilk belirtilerini gösteren kişilerin aile geçmişinde şizofreni hastalığı var mı buna dikkat etmek gerekir. Sadece şizofreni hastalığı değil ayrıca diğer psikolojik rahatsızlıklar bulunuyor ise bu da dikkate alınmalıdır.
Şizofreni ve Psikoz İlişkisi
Şizofreni ve psikoz yakın bir ilişki içindedir. Öncelikle psikoz nedir bunu açıklamak istiyoruz. Psikoz kişilerin gerçeği doğru değerlendirememe durumudur. Yani psikoz bir kişinin olayları ve durumları doğru algılayama durumudur. Aslında psikoz için şizofreninin başlangıcı demek mümkündür. Tabi psikoza neden olan şey madde kullanımı veya bazı ilaçların yan etkisi olmamalıdır.
Şizofreni Hastalarının Sosyal Hakları Var Mı?
Şizofreni hastalarının sosyal hakları sonuna kadar devlet tarafından korunmaktadır. Bu sosyal hakların neler olduğu konusunda bilgi vermek istiyoruz. Şöyle ki;
- Öncelikle hastalıktan ötürü eğitimine devam edemeyen lise öğrencileri sağlık raporu ile durumu bildirip, devamsızlık sorunu yaşamamaktadır. Üniversite öğrencileri içinde 4 yıllık üniversite bölümlerini 6 yılda bitirme gibi haklar sağlanmaktadır. Kişiler talep ettiklerinde bölümlerini dondurabilmektedir.
- Şizofreni hastalarının sürekli olarak kullanmak durumunda olduğu ilaçlar ile ilgili rapor çıkarıldığında aynı şekilde ücretsiz şekilde ilaçlarını alabilme hakları vardır.
- Bu rahatsızlık tanısı konulan kişilere askerden muafiyet sağlanmaktadır.
- Şizofreni hastaları engelli tanımına alınmakta ve bu sebeple de hem kamu kuruluşlarında hem de özel sektörde iş bulmaları ve çalışmaları konusunda devlet tarafından desteklenmektedir.
- Şizofreni hastası çalışmayacak durumda ve bunun için rapor alabiliyorsa devlet tarafından engelli maaş yardımı alabilmektedir.
Yukarıda saydığımız hakların yanı sıra şizofreni(*) hastaları için daha birçok önemli sosyal haklar mevcuttur. Kişilerin sosyal haklardan ve devlet tarafından sunulan desteklerden yararlanabilmesi için kendilerinin veya ailelerinin Şizofreni Dernekleri Federasyonu’na başvurması gerekmektedir. Federasyon bu konuda hem hastalara hem de yakınlarına en iyi şekilde destek olmaktadır.
Şizofreni Belirtileri Sıkça Sorulan Sorular
Şizofreni Tanısı Konulurken Tıbbi Cihazlardan Yardım Alınır Mı?
Birçok kişi şizofreni tanısı konulurken genellikle sadece kişilerin davranışlarının incelendiğini ve aile geçmişine bakıldığını düşünmektedir. Ancak bu kesinlikle son derece önemli bir yanılsamadır. Çünkü şizofreni gibi beyin fonksiyonlarının etkilendiği rahatsızlıklarda tıbbi görüntüleme cihazları oldukça önemli bir tanı aracıdır. Tabi ne yazık ki en gelişmiş tıbbi görüntüleme cihazı bile halen şizofreni hastalığı için kesin tanı konulmasına olanak sağlamamaktadır. Bunun yanı sıra beynin incelenmesi için kullanılan MR, BT ve EEG gibi yöntemler ile şizofreni tanısı konmuş kişilerin beyinlerinde bazı farklılıkların olduğu tespit edilmektedir.
Sağlıklı insanların beyin yapısı ve işleyişi ile şizofreni tanısı konmuş kişilerin beyin yapısı ve işleyişi arasında bazı farklılıklar vardır. Ancak bu konuda halen çözülememiş bir durum vardır ki o da bu farklılık hastalığın sebebi mi yoksa sonucu mu konusudur. Yani şizofreni hastası olan kişinin beynindeki farklılıklar hastalığı sonucunda mı o hale geliyor yoksa zaten hastalık bu değişiklikler yüzünden mi oluyor halen tam olarak bilinmemektedir.
Erken Teşhis ile Şizofreni Hastalığının Seyri Nasıl Değişir?
Erken teşhis sadece fiziksel rahatsızlıkların tedavisinde değil aynı zamanda psikolojik rahatsızlıklarında tedavisinde önemli etkiye sahiptir. Bu durum şizofreni gibi önemli rahatsızlıklar içinde geçerlidir. Yani erken teşhis sayesinde şizofreni hastalığında son derece önemli gelişmeler yaşanmaktadır. Hastalık ilk belirtilerini gösterdiğinde doktor teşhisi yapılırsa hem tedavi ile iyileşme süreci kısalacak hem de hasta daha az alevlenme dönemi yaşayacaktır. Bu yüzden de son derece önemlidir.
Şizofreni Hastası Tamamen İyileşir mi?
Şizofreni hastası tamamen iyileşebilir mi birçok hasta ve hasta yakının merak ettiği bir sorudur. İyileşmekten kasıt hastalığın belirtilerinin ortadan kaldırılması ve kişinin norma bir hayat yaşaması ise evet iyileşebilir. Ancak iyileşmekten kasıt hastalığın tamamen ortadan kalkması ise ne yazık ki böyle bir durum söz konusu değildir. Şizofreni kalıtsal psikolojik rahatsızlıklardan biri olduğundan dolayı kişilerin hayatları boyunca kontrol altında tutulması gerekmektedir.
Şizofreni Farmakolojik Tedavi Olmadan Düzelir Mi?
Bu gibi önemli rahatsızlıkların tedavisinde ne yazık ki ilaç kullanımı mecburi gibi bir durumdur. Hastalığın tedavisinde en etkili yöntemlerden biridir. Ancak tek başına ilaç bile yeterli değildir. Şizofreni tedavilerinde denge çok önemlidir. İlaç tedavisi ile birlikte mutlaka ilaç-dışı yöntemler ile tedavi desteklenmelidir. Ayrıca bu süreçte kişinin sosyal hayatının desteklenmesi gerekmektedir. Yani kısacası ne yazık ki şizofreni hastalığının tedavisinde ilaç kullanmama gibi bir durum söz konusu değildir.
Esrar Kullanımı ile Şizofreni Bağlantısı Nedir?
Son yıllarda esrar kullanımının şizofreni hastalığına yol açtığı veya riski artırdığı gibi bir düşünce hakimdir. Buna yönelik bazı isabetli araştırmaların olması şüpheleri artırsa da her esrar kullanan kişilerin şizofreni hastası olacağı kesinlikle söylenemez. Esrar kullanımı hangi durumlarda şizofreni hastalığı riskini artırıyor bunlardan bahsetmek istiyoruz.
- Kişi 15-16 yaşları gibi çok erken yaşlardan itibaren ve öncesinde esrar kullanıyorsa
- Çok sık esrar kullanıyorsa
- Ailesinde daha önce şizofreni hastası var ise
Kişinin esrar kullanımı ve ailevi durumu yukarıda saydığımız gibiyse şizofreni hastalığına yakalama riski neredeyse 2-2,5 kat artmaktadır. Bu da esrar ve şizofreni hastalığı arasında yadsınamayacak bir bağlantı vardır.
Her Şizofreni Hastası Aynı Belirtileri Gösterir Mi?
Her hastanın aynı belirtileri gösterdiğini söyleyemeyiz. Birçok hastada hezeyanlar görülürken hastaların yaklaşık %70-80’inde halüsinasyon görür. Bunun yanında her hastanın davranış biçimi de aynı değildir. Bazı hastalar insanlardan uzaklaşıp asosyal olurken bazılarında dağınık davranışlar mevcuttur. Yani kısacası her hastanın aynı davranışı göstermesi beklenmemelidir. Ama tabi hastalar arasındaki belirtiler çok hafif farklar ile birbirinden ayrılmaktadır. Onun dışında aşağı yukarı da aynı belirtiler yaşanmaktadır.
Yorumlar 1